Türk vergi yargısının değerli mensupları, bu yazımda uygulamada karşı karşıya kaldığımız sıkıntıları olabildiğince açıklıkla sizlerle yansıtma gayretinde olacağım.
1. Yargıya giden %5 azınlık
Mali İdare’nin istatistik verilerine göre, yapılan tarhiyatların %95’i uzlaşma aşamasında çözülüyor, kalan %5 yargıya gidiyormuş.
Uzlaşmalarda idare, genel olarak cezaların %90’ından indirme konusunda pek zorluk çıkarmamaktadır. Dolayısıyla konuyu yargıya taşıyan mükellef cezanın en az %90’ından kurtulabilecekken uzlaşma yolunu seçmemiş, kendine haksızlık yapıldığı inancında olduğundan yargıda kaybetme riskini de göze alarak konuyu yargıya taşımıştır.
2. Uzlaşamama tutanakları çoğu zaman gerçeği yansıtmıyor
Türk vergi yargısının değerli mensupları, uzlaşma sırasında idare, yasa gereği uzlaşılamasa da son teklifini tutanağa geçirmek zorundadır. Kanun, uzlaşılamayan durumlarda, uzlaşma günü sonrasında bir ay içinde son teklifi kabul etme imkanı vermektedir. Ancak, yaygın uygulama, son teklifin kabul halinde tutanağa yazılması, kabul edilmiyorsa yazılmaması şeklindedir. İdare yargı aşamasında elini zayıflatacağı düşüncesi ile gerçek son teklifini uzlaşamama tutanağına geçirmemektedir.
Bu nedenle, yargıya gelen olaylarda, mükellefe uzlaşmada hiç indirim yapılmamış, onun için yargıya gelmiş gibi bir izlenim varsa yanlış olduğunu belirtmek isterim.
3. Anlaşılma, anlatabilme erişme çabası
Haksızlığa uğradığı düşüncesinde olan mükellef konusunun yargı tarafından anlaşıldığından, konunun yargıya anlatıldığından emin olma çabasına girmekte, mümkünse her aşamada davaya bakan heyet mensupları ile yüz yüze konunun görüşülmesini arzu etmektedirler.
İlk mahkemedeki zorunlu duruşma, mükellefleri nispeten rahatlatmakta, Danıştay’da duruşma yapılmaması o ölçüde huzursuz etmektedir. Bu konuda nacizane önerim, en azından belli bir tutarı aşan temyiz incelemelerinde, talep halinde duruşma imkanının verilmesidir.
Yoğun iş yükünüz nedeniyle, kendi dosyalarının doğru anlaşıldığından, yeterince iyi incelendiğinden emin olmaya çalışıyorlar. Bu nedenle duruşma dışında, öncesinde görüşme, dosyayı anlatma çabası çok yaygın.
4. Tetkik hakimlerinin değerlendirmeleri taraflarla paylaşılmalı, cevap imkanı verilmelidir
Duruşma yapılsa bile, duruşmada tetkik hakimlerinin konuyu nasıl değerlendirdikleri paylaşılmamaktadır. Gerek duruşmalı gerekse duruşmasız temyiz incelemelerinde, tetkik hakimlerinin konuyla ilgili değerlendirmelerinin tarafl arla paylaşılıp, taraflara cevap verebilme imkanı verilmesi yararlı olacaktır.
İlk yargı yerlerinde ( vergi mahkemelerinde) dosya hakimlerinden biri adeta heyet adına tetkik hakimleri gibi çalışmaktadır. Uygulamada, dosyaya bakan hakime “naip hakim” deyiminin kullanıldığını görüyoruz. Bu usul yasalaştırılabilir ya da ilk yargı yerlerine de tetkik hakimi oturabilir. Naip hakimin ya da ilk yargı yerlerine atanacak tetkik hakimlerinin dosya ile ilgili değerlendirmesi de tarafl arla paylaşılmalı ve taraflara görüş sunabilme imkanı verilmelidir.
5. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma (YD) kararlarına idare uymuyor
Yüce heyetin değerli mensupları, esefle ifade etmeliyim ki ilk mahkemenin olumsuz kararı sonrasında tarafınızdan YD kararı verildiğinde, idare daha önce tahsilat yapmışsa, tahsil ettiği tutarı iade etmemektedir. Bu konuda Gelir İdaresi Başkanlığı’nın teşkilatına duyurduğu bir genel yazı da mevcuttur. Vergi dairesi müdürlük ve başkanlıkları bu yazıya dayanarak YD kararlarına uymamakta, tahsil ettikleri tutarları iade etmemektedirler. Bu konuda; a) Yapılacak yasal bir düzenleme ile tahsilat aşaması ilk mahkemenin olumsuz kararından Danıştay’ın YD talebine ilişkin kararına kadar uzatılabilir. b) Danıştay’ın YD kararları hızlandırılmaya çalışılabilir. c) İdarenin Danıştay kararına uyumu konusunda çaba gösterilmelidir.
İdare YD kararına uymadığında, tekrar, bu kez YD kararının uygulanması için dava açmak gerekmekte, bu durumda süreci uzatıp mükellefleri zora sokmaktadır.
6. Mükelleflere uzak mı durulmaktadır ?
Türk vergi yargısının değerli mensupları, idari kademelerde sıklıkla karşılaştığımız devletçi yaklaşımın yargıda da kabul görmesi halinde, devlet karşısında aciz, güçsüz olan bireyin (mükellefin) sığınacak bir yeri kalmayacaktır.
Yargı, akademisyenler, uygulayıcılar ve idarenin güncel konuları tartışıp, görüş alış verişinde bulunabilecekleri platformlar yaratılması çok yararlı olacaktır.
Bildiğiniz gibi geçen yıl çıkarılan 6552 Sayılı Torba Kanun’la Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan tüm borçlar yapılandırma kapsamına girdi. Genel olarak SGK borçları için son başvuru tarihi 2 Şubat 2015 itibariyle sona erdi. Fakat Genel Sağlık Sigortası (GSS) borçları için farklı bir tarih söz konusu. GSS borçlarında en önemli nokta,