Bilindiği gibi anonim ve limited şirketler sermaye şirketidir. Limited şirket, bir veya daha çok gerçek ve tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur.
Şirket kurulduğu andan itibaren tüzel kişilik kazanır. Gerek ortakları gerekse diğer gerçek ve tüzel kişilerle ticari ilişkide bulunur, borçlanır ve alacaklı olur.
Kendisinin veya ortaklarının borçlarını ödeme güçlüğüne düşmesi halinde üçüncü kişiler, ortaklarını veya limited şirketi icrai yollarla takip edebilirler. Bugün yazımızda şirketin veya ortaklarının takip durumunu ele alacağız.
Ortağın alacaklılarının ortağı takibi Ortağın kişisel alacaklıları, ortağı 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde “genel haciz yolu” ile, borçlu ortak, iflasa tâbi kişilerden ise “iflas yolu” ile ya da “rehnin paraya çevrilmesi yolu” ile takip edebilirler. Buna göre, alacaklılar, haciz ya da iflas seçeneğinden birini tercih edebilirler. Haciz yolu tek yol da olabilir.
Ortak iflasa tabi bir kişi değilse alacaklılar, ortağın limited şirketten olan alacakları dahil, tüm mal varlıkları için icra takibi başlatabilirler. Alacaklılar alacaklarının miktarına göre, borçlu ortağın şirket dışındaki malvarlığına başvurabilirler. Bu tür varlıkların yeterli olmayacağını görürlerse limited şirketteki ortak varlıklarına da icra yoluyla takibat isteyebilirler.
Ortak alacaklılarının ortağın şirketteki varlıkları için takip Borçlu ortağın kişisel alacaklıları, ortağın şirket dışındaki malvarlığına başvurduktan sonra ya da başvurmadan, ortağın şirketteki “mali haklarının” (ortaklık payı ve kâr payı alacakları) ile varsa şirketten olan diğer alacaklarının haczini talep edebilirler.
* Ortağın kâr payı alacağının haczi: Şirket sözleşmesinde aksi bir hüküm bulunmadıkça, ortaklar, yıllık bilançoya göre elde edilmiş net kârdan pay alırlar. Ortakların kâr payı hakkının doğması için şirket genel kurulunun kârın dağıtılmasına karar vermesi gerekir. Ortağın kişisel alacaklıları, İİK.89'a göre, ortağın şirketteki, kâr payı alacağını haczettirebilirler. Şirket genel kurulunda dağıtım kararı alınmamışsa, bilançoda yer alan geçmiş yıl kârlarının varlığı nedeniyle ortağın kar payı hakkı doğduğu söylenemez. * Ortağın diğer alacaklarının haczi: Eğer borçlu ortak, şirket işleri için borç vermişse şirketten bunu talep edebileceğinden, ortağın kişisel alacaklıları da, bu hakların haczedilmesini isteyebilirler. * Ortağın ortaklık payının ve tasfiye bakiyesine katılma hakkının haczi; limited şirketlerde, borçlu ortağın şirket payı dışındaki kişisel malvarlığına ve de, şirketteki kâr vs. haklarına başvurmaya mecbur kalmaksızın, doğrudan doğruya payına haciz koydurmak suretiyle kendilerine devrini isteyebilirler.
Ancak, ortaklık payının bu suretle devri şirketçe kabul edilmeyebilir. Türk Ticaret Kanunu'nun 596. maddesinde bu konu ayrıntılı olarak düzenlenerek çözüme bağlanmıştır... Madde şöyledir:
“596-(1) Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hallerinde tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer. (2) Şirket iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır. (3) Red kararı, devrin gerçekleştiği günden itibaren geçerli olmak üzere geriye etkilidir. Red, bu konudaki kararın verilmesine kadar geçen süre içinde alman genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez. (4) Şirket, üç ay içinde esas sermaye payının geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemişse onayını vermiş sayılır.’’
Şirket alacaklılarının şirketi takibi Limited şirket, alacaklılara karşı bütün malvarlığı ile sorumludur. Başka bir deyişle, şirketten alacaklı olanlar ancak, tüzel kişiliğe sahip olan şirkete başvurmak zorundadırlar.
Şahıs şirketi olan kollektif ve komandit şirketlerden farklı olarak, limited şirketlerde, alacaklılar şirketin sona ermesi ya da şirket aleyhindeki takibin sonuçsuz kalması halinde dahi, ortaklara doğrudan doğruya başvuramazlar.
Şirket alacaklılarının, ortakları takibi Türk Ticaret Kanunu’nun 573. maddesinde “Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp sadece taahhüt ettikleri esas sermaye payını ödemekle ve şirket ana sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yana edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.”
Ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olduğundan, ortaklar sermaye koyma borcunu yerine getirdikleri oranda sorumluluktan kurtulurlar. Sermaye borcunu tam olarak yerine getiren ortağın sorumluluğu da sona erer. Öte yandan ortak, limited şirkete olan sermaye borcunu kısmen yerine getirmemiş bile olsa, bunu talep hakkı şirketindir.
Ancak, şirketten alacaklı olanlar, şirketin bu bakiye sermaye alacağını, İİK.89 uyarınca borçlu ortağa haciz ihbarnamesi göndererek haciz ettirebilirler.
Şirketin kamu borçlarından ortakların sorumluluğu-özel durum Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesine göre, limited şirket ortakları, şirketçe ödenemeyen veya ödenemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarından sermayedeki payları oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun hükümlerine göre takibata tabi olurlar. Anonim şirket ortakları için böyle bir durum söz konusu değildir.
Şirket kanuni temsilcilerinin sorumlulukları Limited şirketlerin kanuni temsilcileri olan müdür ya da müdürler (anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri) şirketin borçlarından dolayı sorumlu tutulabilirler. Ancak sorumluluğun şekli ve sınırları alacağın kamu alacağı mı, özel kişilerin alacağı mı olduğuna göre farklılık göstermektedir.
Kanuni temsilcilerin kamunun alacaklarından sorumluluğu Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un Mükerrer 35. maddesine göre; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları (vergi, ceza, gecikme zammı gibi), kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna (anonim veya limited şirkete) rücu edebilirler.
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulurlar.’’
Türk Ticaret Kanunu’na göre sorumlulukları Anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde müdürlerin sorumluluğu Kanun’un 553. ve 644. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, yönetim kurulu üyeleri veya müdürler, kanundan ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete, hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olurlar.
Sorumluluk kusura dayalı bir sorumluluk olup kusur yoksa sorumluluk da yoktur. Hatta şirketin zarar etmiş olması veya beklenen gelişmeyi gösterememesi sorumlu tutmak için yeterli değildir. Şirketin zarar etmesi temsilcinin görevini yerine getirmemesinden kaynaklanıyorsa zaten kusur var demektir.
Kanuni temsilcilerin şirkete ilişkin görevleri yerine getirmesi sırasında işlediği haksız fiilden şirket sorumludur.
Bildiğiniz gibi geçen yıl çıkarılan 6552 Sayılı Torba Kanun’la Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan tüm borçlar yapılandırma kapsamına girdi. Genel olarak SGK borçları için son başvuru tarihi 2 Şubat 2015 itibariyle sona erdi. Fakat Genel Sağlık Sigortası (GSS) borçları için farklı bir tarih söz konusu. GSS borçlarında en önemli nokta,