4857 sayılı Kanuna göre 18'inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu kanunun iş güvencesini düzenleyen 18, 19, 20 ve 21'inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. İşe iade imkânı varsa, kötü niyet tazminatı söz konusu olmayacaktır.
Esasen kötü niyet tazminatı iş güvencesi uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, işçinin yasal hakkını araması veya şikayet yoluna başvurması gibi nedenlerle işverence feshedilmesi halinde işveren tarafından fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında ödenmesi gereken tazminat olarak değerlendirilebilecektir.
İş güvencesinden yararlanan işçiler için kötüniyet tazminatı söz konusu olmayacaktır.
İşçinin istirahat raporu alması, alacaklarının ödenmemesi nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yada Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne şikâyette bulunması, işçinin başka nedenlerle şikâyet hakkını kullanması ve tatil günlerinde gelip çalışmaması, işyerinden çok sayıda işçi çıkarılıp yerine çok sayıda işçi alınması, sendika temsilcisinin işçilerin örgütlenmesi için faaliyette bulunması, işçinin sendikaya üye olması gibi durumlarda, sözleşmenin işverence feshinde kötü niyetli feshi söz konusudur.
Kötü niyetli tazminattan yararlanmada işçinin iş güvencesi kapsamında olmaması gereklidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.07.2007 Tarihli, Esas No:2007/9-549 ve Karar No:2007/543 Sayılı kararında “iş sözleşmesinin fesih tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde düzenlenen kötü niyet tazminatının hüküm altına alınabilmesi için, davacının aynı yasanın 18-21 maddelerinde düzenlenen iş güvencesi hükümlerinden yaralanacak durumda olmaması gerekir. Akdin feshi tarihinde işyerinde 30 işçi çalışıp çalışmadığı, dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu husus belirlenmeden kötü niyet tazminatının yazılı şekilde hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir” demektedir.
Fesih için bildirim şartına da uyulmaması halinde kötü niyet tazminatına ilave olarak şartlar oluşmuşsa ihbar tazminatına da hükmedilecektir.
Fesih hakkının kötüye kullanılması işveren için olduğu kadar, işçi içinde mümkün olabileceği düşünülebilir. Ancak, İş Kanunu fesih hakkının kötüye kullanılmasını sadece işveren için öngörmüştür.
İşçi haklı nedenle dahi olsa kendisi iş sözleşmesini feshederse kötü niyet tazminatı isteğinde bulunamaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 10.10.2008 Tarihli, Esas No:2007/27145 ve Karar No:2008/26149 Sayılı Kararı'na göre; Mevsimlik işçi; belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışması, işyerindeki kıdeminin altı aydan fazla olması, işveren vekili olmaması, işyerinde 30 veya daha fazla işçi çalışması halinde iş güvencesi hükümlerinden yararlanır. İşçinin iş güvencesi kapsamında olup olmadığı araştırılmadan kötü niyet tazminatına hükmedilemez.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 18.12.2006 Tarihli, Esas No:2006/14716 ve Karar No:2006/33208 Sayılı Kararı kararında ise “İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca, otuz ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan, altı ay ve üzeri kıdemi bulunan işçiler iş güvencesi kapsamında olup 17/5. maddesine göre, ancak, iş güvencesi kapsamı dışındaki işçiler kötü niyet tazminatı isteyebilir. İhbar ve kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı, fazla çalışma ücreti ile izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini talep ettiği davada, feshin geçersizliğini ve işe iadesini istemeyen davacının, geçerli hale gelen fesih nedeniyle kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Haftalık iş süresi olan 45 saati aşmayan çalışma süresi için fazla mesai ücreti ödenmez. Davacının bazı hafta tatillerinde yaptığı arızi çalışmalar, haftalık iş süresini aşmadığından fazla mesai ücreti talebi mahkemece reddedilmelidir.” demek suretiyle iş güvencesinden yararlanan işçilerin kötü niyet tazminatından yararlanmayacağını vurgulamıştır.
Bildiğiniz gibi geçen yıl çıkarılan 6552 Sayılı Torba Kanun’la Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan tüm borçlar yapılandırma kapsamına girdi. Genel olarak SGK borçları için son başvuru tarihi 2 Şubat 2015 itibariyle sona erdi. Fakat Genel Sağlık Sigortası (GSS) borçları için farklı bir tarih söz konusu. GSS borçlarında en önemli nokta,