Kanunla Tanınan Hak.

Değerli okurlarımız bugünkü yazımızda 6552 sayılı Kanundan yararlanarak borçlarını yeniden yapılandıran mükelleflerden mahsup talebi de olanların mahsup taleplerinin hangi borç tutarı üzerinden yapılması gerekeceği konusunu ele alacağım. Konuyu ele alma nedenim 6552 sayılı Kanunda olmayan kısıtlamanın 1 Seri Numaralı Tebliğ ile getirilmiş olmasıdır.

6552 sayılı Kanunun 73’üncü maddesi uyarınca;Vergi Usul Kanunu kapsamına giren,
-    30/4/2014 tarihinden (bu tarih dâhil) önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamlarından (2013 takvim yılına ilişkin gelir vergisi ikinci taksiti hariç), -
-    2014 yılına ilişkin olarak 30/4/2014 tarihinden (bu tarih dâhil) önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamlarından (2014 yılı için tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergisi ikinci taksiti hariç),
-    30/4/2014 tarihinden (bu tarih dâhil) önce yapılan tespitlere ilişkin olarak vergi aslına bağlı olmayan vergi cezalarından,

kesinleşmiş olup bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla vadesi geldiği hâlde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan alacakların ödenmemiş kısmının tamamı ile bunlara bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi ferî amme alacakları yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece ferî alacaktan ibaret olması hâlinde ferî alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla alacaklara bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi ferî amme alacaklarının tahsilinden vazgeçilir.

73’üncü maddenin 12’nci bendi uyarınca da, Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine ödenmesi gereken amme alacaklarına uygulanmak üzere, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunan ve ödenecek tutarları ilgili vergi mevzuatı gereği iade alacağından kendi borçlarına mahsuben ödemek isteyen borçluların, bu taleplerinin yerine getirilebilmesi için başvuru ve/veya taksit süresi içinde ilgili mevzuatın öngördüğü bilgi ve belgeleri tam ve eksiksiz olarak ibraz etmeleri şarttır. Bu takdirde, ilgili mevzuatın borçlunun mahsup talebine esas aldığı tarih itibarıyla bu Kanuna göre ödenecek tutara mahsup işlemleri yapılır, mahsup talebine konu tutardan daha az tutarda mahsubun yapılması hâlinde, mahsuben ödeme suretiyle tahsil edilemeyen tutar için borçluya bildirimde bulunularak eksik ödenen bu tutarın bir ay içinde ödenmesi istenilir. Bu süre içinde eksik ödenen tutarın, ödenmesi gerektiği tarihten ödendiği tarihe kadar gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi hâlinde eksik ödenen tutar için bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmaz.

1 SERİ NOLU TEBLİĞ NE DİYOR?
1 Seri Nolu Bazı Alacakların 6552 Sayılı Kanun Kapsamında Yeniden Yapılandırılmasına Dair Genel Tebliğin D-Diğer Hususlar bölümünün 16. Maddesinde;
“6552 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihten önce, vergi mevzuatında yer alan düzenlemeler nedeniyle mahsuben iade talebi bulunan mükellefler diledikleri takdirde mahsup talep ettikleri borçları için madde hükümlerinden yararlanabilecektir. Bu takdirde, mahsuben iade talebinden vazgeçtiklerini bağlı bulundukları vergi dairesine, birden fazla vergi dairesine mahsup talepli borçları olması halinde, her birine ayrı ayrı maddeden yararlanmak için belirlenen başvuru süresi içerisinde ekte bir örneği yer alan (EK:4) dilekçeyle bildirmeleri gerekmektedir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Tebliğin bu düzenlemesi 6552 sayılı Kanundan önce mahsup talebinde bulunan ancak Kanun yürürlüğe girdikten sonra da henüz mahsubu yapılmamış olan iadeler için sınırlandırma getirmektedir.

Şöyle ki, örneğin, Ağustos/2014’te mükellef iade talebinde bulunmuş olsun ve Eylül-Ekim/2014 gibi vergi dairesi mükellefe eksiklik yazısı ile eksiklikleri bildirmiş olsun. Mükellef de Kasım-Aralık/2014 gibi 6552 sayılı Kanun kapsamında borçlarını yapılandırmış olsun.

Örnekte, Ağustos/2014’te 500.000.-TL iade talebinde bulunulduğunu varsayalım. 500.000.-TL iade talep edilen borcun 300.000.-TL’si vergi aslı ve 200.000.-TL’si de gecikme faizi olsun ve borcun tamamının 6552 sayılı Kanun kapsamında olduğunu kabul edelim. Mükellef de 300.000.-TL vergi aslı için 6552 sayılı Kanundan yararlanmış olsun. İadenin de Şubat/2015’te yapıldığını kabul edelim.

Örnekte, mükellef 6552 sayılı Kanundan yararlandığı için vergi dairesinin yapması gereken vergi aslını 300.000.-TL kabul ederek gecikme faizini silmesi ve 6552 sayılı Kanun kapsamında tekrardan faiz hesaplaması gerekmektedir. Bu faiz de her durumda Kanun öncesi hesaplanan 200.000.-TL’den az olacaktır. Örneğin 6552 sayılı Kanuna göre hesaplanan faizin 50.000.-TL olduğunu kabul edecek olur isek, mükellef 150.000.-TL’yi de başkaca vergi borçlarının mahsubuna talep edebilecek ya da şartları taşıyorsa nakden iade isteyebilecektir.

İşte tam da bu noktada vergi dairesi mükellefe itiraz ederek sen mahsup talebinde Kanun öncesinde bulundun dolayısıyla ben senden önceki borcun tamamını (örnekte 200.000.-TL) alırım demektedir. Tek istisnası ise mahsup talebinden vazgeçmiş olmaktır. Hatta mükellef Kanun sonrası dilekçe vererek “yapılandırma sonrası borçlarıma mahsup yapılmasını talep ediyorum” dese dahi mahsup talebinden vazgeçilmediği gerekçesi ile 200.000.-TL’nin tamamı talep edilmektedir.

Vergi dairelerinin bu yönde uygulama yapması 6552 sayılı Kanunla verilen hakkın Tebliğ ile geri alınması anlamına gelir ki, bu vergilerin kanuniliği ilkesi ile örtüşmez. Dolayısıyla böyle bir durumda VUK uyarınca vergi hatası hükümlerine göre düzeltme talep edilebilir ve düzeltme işlemi yapılmaz ise yargı yoluna gidilebilir.

 

Kaynak: http://www.thelira.com/yazar/31/ekrem-oncu/3356/kanunla-taninan-hak-tebligle-kisitlanabilinir-mi

Sosyal Medya'da Paylaş
Facebook Yorumları