İşletmelerde Ücret Politikası ve Aynı Ödemelerin Önemi - 30 Ekim 2015

İşletmelerde ücret politikalarının belirlenmesi ve uygulanması, işletme yöneticileri için en önemli görevlerden biridir. Çalışanları işe ve işletmeye bağlayacak faktörlerin başında ücret yönetimi gelir. Küçük işletmelerde ücret yönetimi, işletme sahip ya da sahiplerince yürütülür. Ortaklar çalışanlarla çoğu zaman yakın temas halindedir. Orta ve büyük ölçekli işletmelerde personel veya insan kaynakları departmanı bu görevi yapmaktadır. Çalışma hayatına ilişkin en önemli meselelerden biri çalışanlara verilecek ücrettir. Özellikle ekonomik kriz zamanlarda ücret düzeyinin tespiti, işletmenin varlığını sürdürmesi ve çalışanların geçimlerine yetecek ücret almaları bakımından hayati önem taşır. Durumun iyi analiz edilmesi ve dengelerin sağlanması gerekir. Bu amaçla birtakım ölçüler kriterler belirlenmiştir.

Ücret düzeyinin tespitinde farklı uygulamalar olmaması için kullanılan kriterler iş analizi, iş tanımlan, iş şartnameleri hazırlanmasıyla başlar, iş ve personel değerlemesiyle son bulur. Ayrıca çalışanların kıdem durumu, işin güçlüğü, iş yeri şartları ve işin sosyal görünümü gibi faktörler göz önüne alınarak ücret düzeyi tespit edilmektedir. Ücret politikasının amacı, işletme içinde ödenecek ücret düzeyini saptamak, ücret yapısını oluşturmak ve bu verileri kullanarak çalışanlara emeğinin karşılığı olarak ödenecek ücreti belirlemektedir. Bunun birinci nedeni, ücretin ekonomik ve sosyal etkilerinin bulunmasıdır. Ücretler emeğin karşılığı olarak çalışanın gelirini ve yaşam düzeyini tayin edici unsur olmasıdır. Aynı zamanda ücret, üretim faktörü girdisi olarak bir maliyet unsuru olduğundan endüstrinin gelişmesine etki eden faktörlerdendir. İşletmeler sınırlı kaynakları ile çalışanlara tatmin edici ücret ödemek, işletmesinin varlığını sürdürmesini ve büyümesini sağlamak ister. Sınırlı kaynaklarla çalışanına en yüksek tatmini sağlayacak ücreti ödemeye çalışır. Kendisine vergi yükü getirmeyen ücret unsurlarını da göz önünde tutar. Bilindiği gibi ücretin ana unsuru çalışanla iş veren arasında yapılan iş sözleşmesine göre belirlenen esas ücrettir ve nakden ödenir. Bunun yanında bazı nakdi ve ayni diğer ödemelerde mevcuttur. Bu gün yazımızda başlıca ek ayni ödemelere kısaca değindikten sonra çalışana araç tahsisi ve vergilemesi üzerinde duracağız.

Ayni ödemeler
İşletmelerce çalışanlara belirlenen ana ücretlerine (çıplak ücret) ilave olarak ayni ek ödemelerde bulunmalarının nedenleri vergi ve sigorta primi ödemesine neden olmayan, kanunlarla belirlenmiş istisnalar; toplumun gelenekleri; çalışanların motivasyonunu ve işletmeye bağlılıklarını sağlamaktır. Ayni menfaatler gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesi uyarınca işletme gideri olarak kabul edilmektedir. Bunların başlıcaları; işyerinde veya müştemilatında personele yemek-yatacak yer sağlanması, tedavi ve ilaç yardımı, iş kıyafetleri verilmesi, bireysel emeklilik katkısı. Doğrudan işletme gideri sayılmamakla beraber GVK’nın 61’inci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen vergiden müstesna ayni ücret ödemeleri de söz konusu olabilir. Bunlar yemek yardımı (GVK 23/8 deki şartlarla vergiden istisnadır.), konut yardımı (GVK23/9 deki şartları taşıyanlar vergisizdir),- taşıt –servis yardımı, personel, eş ve çocuklarına şahıs sigortası(belli sınırlar içinde)yaptırılması ile personele araç tahsisi olarak sayılabilir.

Personele araç tahsisi
İşletmelerde üst düzey personele ve özel uzmanlık sahibi çalışanlara binek otosu verilmesi son 15-20 yılda yaygınlaşan bir uygulama haline gelmiştir. Büyük işletmelerin önemli bir kısmı yönetim kurulu, genel müdür, genel müdür yardımcısı gibi üst düzey yöneticileri ile işlerin başarı ile yürütülmesi için özel bilgi ve tecrübeye sahip uzman kişilere binek otosu tahsis etmektedirler. Bu yolla bu kişilerin merkez iş yerine ve şubelere daha kolay ulaşmaları hedefl enmektedir. Ayrıca, bu yolla işletmenin başarısında önemli rol oynayan kıymetli elemanların motivasyonu ve işletmeye bağlılığı da sağlanmaya çalışılmaktadır.

İşletme personeline işletmenin aktifinde yer alan aracı verebileceği gibi araç kiralamak suretiyle yada personelin sahip olduğu otomobili kira sözleşmesi ile kiralayıp şirket işlerinde kullana bilir, bu personele de kullandırabilir. Bu durumlarda binek otosu ile ilgili vergileme farklı olabilir. Aşağıdaki düzenlemelere göre işlem yapılacaktır.

İlgili vergi düzenlemeleri ve vergileme
► Araç giderlerinin gider yazılma durumu 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde GVK’nın ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesi ile GVK’nın 40’ıncı maddesinde yer alan giderler hasılattan indirim konusu yapılmaktadır. Gelir vergisi mükelleflerince göz önünde tutulan GVK’nın 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının:

- (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin ,

- (5) numaralı bendinde, kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin,

- (7) numaralı bendinde ise, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların safi ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Yukarıdaki hükümlere göre işletme aktifine kayıtlı olan taşıtlarla kiralanarak personele tahsisi edilen taşıtların giderleri ve amortismanları gider yazılabilecektir.

► Araç tahsisi ile personele ek ücret sağlanmakta mıdır? Ücretin tanımının yapıldığı GVK’nın 61’inci maddesinde; ücretin işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu; ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebet niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği; yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para ayın ve menfaatlerin ücret olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Hizmet erbabının toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla işverenler tarafından yapılan taşıma giderlerinin gelir vergisinden istisna tutulacağı hükme bağlanmıştır (GVK 23/10).

Ancak personele araç tahsisi bu kapsamda görülmemektedir. Üst düzey yöneticilere verilen taşıtların giderlerinin gider yazılması kabul edilmekle beraber bu kişilerin evden işe geliş ve işten eve dönüşleri ile hafta sonu ve bayram tatillerine isabet eden giderlerin bu kişilere sağlanmış menfaat sayılarak-ücret sayılarak vergilenmesi söz konusu olmaktadır. Maliye Bakanlığı’nca konuya ilişkin olarak verilen özelgelerde ki görüşü, şirket personelinin işyerine geliş gidişlerini kolaylaştırmak maksadıyla toplu taşıma dışında tahsis edilen araçlar ile yönetim kurulu üyelerine bu sıfatları dolayısıyla tahsis edilen araçların, işle ilgili olarak kullanılmadıkları (işe geliş- işten dönüş, hafta sonu tatili, bayram tatili vb.) dönemlere ilişkin giderlerden şirket tarafından karşılanan kısmının net ücret olarak değerlendirilmesi ve bu ödemelerin GVK’nın 94’üncü maddesinin (1) numaralı bendine istinaden tevkifata tabi tutuldukları brüt tutarlarının aynı kanunun 40’ıncı maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Şeklindedir.

Genellikle yüksek ücret geliri elde eden üst düzey yöneticilere tahsisi edilen araçların Pazar günleri ve bayram tatilleri ile işe gidiş–gelişlerine ilişkin giderlerini ücret sayarak vergilendirmek yukarıda belirtilen düzenlemelere göre mümkündür denilebilir. Ancak işletme faaliyetlerinin yürütülmesinde, büyüyüp gelişmesi ve rekabet gücü kazanmasında en önemli faktör olan bu kişilere araç temini nedeniyle vergilemek kanaatimizce doğru değildir .İşletmenin her türlü riskini dikkate almak durumunda olan ve şirketin temsilcisi de olan bu kişilerin araç giderlerinin işle ilgili olan olmayan gibi ayrılması güçtür. Geçmişte, zati ve ailevi ihtiyaçlar için de kullanılan binek otolara ilişkin giderlerin ve amortismanların yarısının gider yazılamayacağı hüküm altına alınmıştı. Daha sonra yapılan değişikliler sırasında GVK’nın 40’ıncı maddesindeki bu sınırlama kaldırılmıştır. Personelin aracının şirketçe kiralanması halinde ortaya çıkacak vergileme konuları ve diğer hususlara gelecek yazılarımızda yer vermeye çalışacağız.

Kaynak: http://www.dunya.com/isletmelerde-ucret-politikasi-ve-ayni-odemelerin-onemi-161895yy.htm

Sosyal Medya'da Paylaş
Facebook Yorumları