Çocuk Fatura Keser mi?

Evet, yanlış okumadınız! Yedi yaşındaki çocuk fatura keser mi diye soruyorum.

Hadi canım sende, dediğinizi duyar gibiyim. Öyle şey mi olur, ufakcık çocuk fatura keser mi hiç?

Oluyor, 2015 Türkiye’sinde bu da oluyor, hem de bal gibi oluyor…

Yedi yaşında çocuk fatura kesiyor, KDV hesaplıyor, gider makbuzu düzenliyor…

Yetmedi! Yedi yaşındaki çocuk vergi levhası alıp gelir vergisi mükellefi oluyor! Vergi levhasını evinde oyun odasına asıyor yedi yaşındaki çocuk…

Dahası da var! Devlet bir de gelir mükellefidir diyerek Bağ-Kur sigortalısı yapıyor bu çocuğu, prim tahsil ediyor…

Bunların hepsi nasıl oluyor diyeceksiniz, anlatalım…

Çocuk Yaşta Vergi Levhası Var!
Haberin kaynağı Oyuncular Sendikası’nın Hukuk Müşaviri Avukat S. Sera KADIGİL.

Oyuncular başta olmak üzere ışıkçı, kameraman, dublör gibi tüm set, dizi ve sinema çalışanlarının haklarını savunmaya adamış bir isim Sera KADIGİL. Sine-Sen, Sinema TV Sendikası gibi pek çok hak örgütünün de gönüllüsü...

Geçtiğimiz hafta İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesince düzenlenen Prof. Berrin Ergin’e saygı gününde sanatçılar ve oyuncuların sorunlarını hukuki açıdan tartışılırken konuştu sayın Kadıgil.

Yedi yaşındaki çocuğun fatura kesmesi nasıl oluyor kendisinden dinleyelim:

“Yapımcı şirketler fatura kesmeyen, Bağ-Kur’lu olmayan oyuncular ile çalışmak istemiyorlar. Aslında bağımlı çalışan olan, işverenin emir ve talimatı ile hareket eden oyuncuları 4/1-(a) sigortalısı yapmamak için diretiyorlar. Fatura kesmiyorsanız size ambargo uyguluyorlar. Piyasadaki zaten ciddi yedi-sekiz yapım şirketi var, onlar iş vermedi mi bitiyorsunuz…

“Yedi yaşındaki dizi oyuncusuna fatura kesme şartı getiriyorlar… Yani yedi yaşındaki çocuk bağımsız bir çalışan kabul ediliyor. Bırakın yönetmenden veya yapımcıdan bağımsız olmasını, sete annesinin elinden tutarak gelen çocuk, bakkala yalnız gidemeyen çocuk bağımsız çalışan! Güler misin, ağlar mısın?”

Set Çalışanları: Çalışma Yaşamanın Kanayan Yarası

Evet, durum aynen böyle sayın okurlarım. Eksiği var, fazlası yok…

Ne yazık ki set çalışanları ülkemiz çalışma yaşamının kanayan bir yarası: Bırakınız setlerde iş sağlığı ve güvenliği uygulanmasını istemeyi iş hukukundan gelen en temel hakları bile verilmeden çalıştırılıyor set çalışanları…

Yalnızca astronomik ücretler alan başrol oyuncularından söz etmiyorum! Yönetmenler, senaristler, figüranlar, ışıkçılar, kameramanlar, makyözler, şoförler, teknisyenler, dekorcular ve benzeri yirmi bine yakın çalışandan söz ediyoruz… Bunların çoğu üç beş yüz liraya çalışan, her an kapının önüne konulması riski olan insanlar…

Seksen dakikalık dizileri yetiştirmek için yeri geldiğinde 24 saat, 35 saat kesintisiz çalışan set çalışanları var… Bağımsız çalışan olmaları kendilerine dayatılan set işçileri ne kıdem tazminatı alabiliyor, ne iş güvencesinden yararlanabiliyor, ne ücretini zamanında alabiliyor, ne de 4/1-(a)’lı şartlarda sigortalı olup erken emekli olabiliyor… Dahası iş kazası geçirseler işverenden haklarını da alamıyorlar…

Birkaç yıl önce çıkartılan EK-6 düzenlemesi de sadra şifa olmadı, tüm Türkiye’de EK-6 kapsamında olan set emekçilerinin sayısı yüz kişiyi bile bulmuyor… Zaten sosyal sigortaların temel ilkelerini alt üst eden bu düzenlemenin işe yaraması da beklenemezdi…

Türk Sinema Sektörü Bölgenin Hollywood’u Oldu!
Türkiye sinema ve TV sektörü bölgesinin Hollywood’u olmuş durumda. Sektörde üretilen değer yıllık üç-beş milyar doları geçiyor.

Televizyonların tek kar ettiren programları dizileri… Dizi sektöründe oynayanların ve yapımcı şirketlerin sayısı üçe beşe katlandı son on yılda…

Üstelik bu sadece ulusal bir sektör de değil…

Dünyanın 80 ülkesine dizi satan bir ülke haline geldik.

Gümüş dizisinin final bölümünü Arap dünyasında seksen beş milyon kişi canlı izliyor… Yanlış okumadınız, seksen beş milyon kişi!

Kıvanç Tatlıtuğ hangi Ortadoğu ülkesine gitse krallar gibi karşılanıyor, hayranları yüzünden sokakta yürüyemiyor…

Muhteşem Yüzyıl dizisi yayından kaldırılınca Macaristan’da halk gösteriler yapıyor…

Setlere Çekidüzen Gerekli!
Ama bunca katma değer yaratan, bunca prestij sahibi bir sektörde çalışan set emekçilerinin durumları içler acısı…

Bu durum böyle gitmez…

İşverenleri olan yapımcıların emir ve talimatları ile çalışan, bağımlı olarak iş gören, ücretini onlardan alan, hasılı markette çalışan SSK’lıdan (4/1-(a)’lıdan) hiçbir farkı olmayan set işçilerinin tüm Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 4/1-(a)’lı olma hakkı artık tanınmalı…

Dünya çapında bir sektör haline gelmiş bu sektörde iş kanununun çalışanlara tanıdığı tüm haklar sağlanmalı, sektörde kapsamlı denetimlerle uzun çalışma saatleri, iş kazaları, sigortasızlık, mobbing gibi kronik sorunlarla mücadele edilmeli…

2023 hedeflerine sahip Türkiye’ye dizi ve sinema sektörünün adeta tekstil atölyeleri gibi sigortasız, kayıtdışı olduğu bir görüntü yakışmıyor…

Dizi ve sinema çalışanlarının; kötü çalışma koşullarının son bulması ve 4/1-(a)’lı çalışan olma haklarının teslim edilmesi için yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Süleyman Soylu’dan büyük beklentileri var…

Umarız, oyuncu ve set işçilerinin sesi duyulur ve çalışma yaşamında set işçilerinin yok sayılması sorunu artık son bulur…

---

Kıssadan Hisse

“Her zaman, yapamayacağım şeyler üzerinde çalışıyorum ki nasıl yapabileceğimi öğreneyim.

— Pablo Picasso

Kaynak: http://www.memurhaber.com/yedi-yasindaki-cocuk-fatura-keser-mi-a1874.html

Sosyal Medya'da Paylaş
Facebook Yorumları