1 Mayıs Günü Neler İstenecek

Bu yıl  emekçi yığınlar İş Kazaları ile rekor kırılan 2014 yılını hatırlayarak meydanlara geleceklerdir.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 2012 yılının ortasında yürürlüğe girmesinden sonra da iş kazaları artarak sürmüş ve "mükemmel" bir yasa çıkardığını söyleyen kişiler  her toplu ölümden sonra "mükemmel" yasayı değiştirme gereği duymuştur.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun uygulamada karşılaşılan sorunları nedeniyle 2015 yılının TBMM kapanırken en son hazırlanan kanunda bu yönde olmuştur.

1886 kişi 2014 yılında İş Kazalarında hayatlarını kaybettiler.

Soma,Ermenek,Yalvaç,Yığılca,Şırnak,Mersin,Antalya,Gaziantep,Samsun olmak üzere işçiler can vermiştir.

Son yıllarda iş cinayetlerini incelediğimizde hafızamıza kazanan işçi kazaları;

Tuzla’da tersane işçileri ,Çağlayan’da kot kumlama işçileri, Davutpaşa ve Ostim’de kimya işçileri, Soma, Kozlu, Karadon ve Ermenek’te maden işçileri, Esenyurt ve Mecidiyeköy de  inşaat işçileri,Isparta ve Düzce’de mevsimlik tarım işçileri…

2015’in ilk üç ayında en az 351 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Sorunlar yumağına baktığımızda emeğin ekonomik,sosyal ve siyasal alanda sıkıntıları bulunmaktadır.

Tabi ki en önemli sorun ekonomik sorun ,bu sorun çözülmediği taktirde diğer sorunlarda onlarla birlikte büyüyerek geliyor.

Asgari ücrettin pazarlık ücreti olması,yaşam standartlarından uzak olması,

Özel sektörde taşeron çalışma ile birlikte işçiler arasında haksız rekabet ortamı yaratılması,

Kuralsız çalışmaya zorlama,

Özel istihdam büroları eli ile ucuz iş gücü ,

İş Sağlığı ve Güvenliğinde Maliyet unsuru dikkate alındığından ,bu da çalışanlara yansıyor.

Kıdem Tazminatlarında fon uygulaması,

Eğitim ,sağlık ve diğer uygulamaların paralı olması,

Özelleştirme ile işçilerin sendikal haklarını yitirmeleri,

Vergi ve sigorta yükünün işçinin üzerinde kalması,

Çevre sorunları,

Bu sene belki de ilk defa işçi olanlar bunu da gündeme getirecekler;

Beyaz yakalı/mavi yakalı, taşeron/kadrolu/sözleşmeli, kol işçisi/kafa işçisi gibi ayrımla,

Emeklilikte yaşa takılanlar ,emekli olup intibak bekleyenler,ev hizmetçileri,kamu çalışanları ,sanatçılar ,düşünürler,yazarlar,basın çalışanları sorunlarını meydanlarda dile getireceklerdir.

2014 yılının  sıkıntıları 2015 yılında  aşılmak istenecektir.

Grev yasakları etkinleştirilerek Mili Güvenlik gerekçe gösterilerek engelleme sürdürülmektedir. Grevi engelleme adına Yüksek Hakem Kurulu dayatması ile toplu sözleşmelerin sonuçlandırılması.
Kamu çalışanlarının sendikalı olmasına rağmen grevsiz bir toplu sözleşme yapılmasına zorlanmaları,Anayasa da yapılan değişiklik ile uyuşmazlığın Devletin belirlediği Kamu Görevlileri Hakem Kurulu tarafından alınan kararlar ile dayatması öngörülmüştür.

Mevsimlik işçilerin güvencesiz çalışması.

Suriyeli işçilerin kayıt dışı çalışması ,mülteci ailelerin sorunları ve çalışma yaşamına yansıtılması.

İşsizlik sigortası kullanımı ise istenilen düzeye getirilmemiştir. İşsizlik maaşı alma sürelerinde artış hayata geçirilememiştir. İşsizlik sigortası maaşları istenilen düzeye çekilmemiştir.

Fon daha çok işveren kesimine teşvik olarak yansıtılmıştır. Bunun yanında işsizlere iş kurmaları yönünde kredi olarak kullandırılması azınlıkta kalmıştır.

Sağlık Harcamalarında katkı payları %200 artırılmış. Hastalananlar özel hastanelere yönlendirilmiştir.Sağlık piyasalaşmıştır.

İşverenler tarafından asgari ücretler işçi maliyetinde hesaplama unsuru olduğundan artışlar enflasyon düzeyinde tutuluyor. Gerçek anlamda yaşam standartlarına yakın asgari ücret uygulanmıyor. AB girmek için uğraşan Türkiye AB gerisinde asgari ücret uyguluyor .Asgari ücretin vergiden muaf olması ancak AGİ’den Evli eşi çalışmayan 3 çocuk sahibi olanlar yararlanıyor. Bu da çalışanlara çok çocuk yapın diyerek özendiriliyor. Eğitim ve sağlık ücretsiz olacağına paralı oluyor.

Kıdem Tazminatı Fonu her zaman gündem de tutuluyor.

5510 sayılı yasa ile emekli yaşları Kadın ve Erkek sigortalılarda 65 yaşına kadar uzatılıyor. Emekli aylıkları artmıyor azalıyor. Gerçek intibak yasası bir türlü çıkartılmıyor. Yamalı bohça görünümünü alan 5510 sayılı yasada yeni bir düzenlemeye gidilmeden Kanununa uygun olmayan genelgeler ile gün kurtarılmaya çalışılıyor. Torba yasalar ile borçlar her zaman son denilerek yapılandırılıyor.

Emeklilikte yaşa takılanlar görmezden geliniyor.

Sendikalar ise Küresel ekonomi karşısında işçi hakları yönünden sendikal örgütlenmenin önemine göre hareket etmeleri gerekecektir.

Sendikalar sosyal adaleti, toplumsal gelişmeyi, ülkenin ve halkın çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmada anahtar görevi yapacaktır.

Sendikal örgütlenmenin olduğu bir ülkede kayıt dışılık  söz konusu olmadığından ülke kalkınmasına da etkin bir rol oynar.

Sendikal hareketlerde artık 21 yüzyılın çalışma koşullarına göre şekillendiği için 12 Eylül mantığı ve gözlüğü ile sendikalara bakmamız gerekecektir.

Devletin sendikalaşan işyerlerine de teşvik vermesi gerekli. Bunun içinde kaynak işsizlik sigortasını gösterebiliriz.

Kamu Sendikacılığı da bu alanda kararlı bir tutum sergileyerek , kamu çalışanlarını sendika şemsiyesinde bir araya getirerek Avrupa Standartlarında grevli toplu sözleşmeli sendikal haklarını rahatlıkla kullanmalıdır.

Teşmil dayatması ile sendikalı çalışanlar mağdur edilmemelidir.

İşçiler borç sarmalında mücadele ediyor,kredi kartları ve tüketici kredi borçlarıyla birlikte bankalar,icra daireleri arasında mekik dokuyor.

İşe iade davalarına kılıf hazırlamak için ikale dayatması devam ediyor.

Hakkını aramak isteyen ,sendikal düzene geçmek isteyenler işverenler tarafından tazminatsız kapının önüne konuluyor.

Yaklaşan 1 Mayıs tüm çalışanlara kutlu olsun ve emeğin bayramı coşku içinde kutlansın.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 2012 yılının ortasında yürürlüğe girmesinden sonra da iş kazaları artarak sürmüş ve "mükemmel" bir yasa çıkardığını söyleyen kişiler  her toplu ölümden sonra "mükemmel" yasayı değiştirme gereği duymuştur.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun uygulamada karşılaşılan sorunları nedeniyle 2015 yılının TBMM kapanırken en son hazırlanan kanunda bu yönde olmuştur.

1886 kişi 2014 yılında İş Kazalarında hayatlarını kaybettiler.

Soma,Ermenek,Yalvaç,Yığılca,Şırnak,Mersin,Antalya,Gaziantep,Samsun olmak üzere işçiler can vermiştir.

Son yıllarda iş cinayetlerini incelediğimizde hafızamıza kazanan işçi kazaları;

Tuzla’da tersane işçileri ,Çağlayan’da kot kumlama işçileri, Davutpaşa ve Ostim’de kimya işçileri, Soma, Kozlu, Karadon ve Ermenek’te maden işçileri, Esenyurt ve Mecidiyeköy de  inşaat işçileri,Isparta ve Düzce’de mevsimlik tarım işçileri…

2015’in ilk üç ayında en az 351 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Sorunlar yumağına baktığımızda emeğin ekonomik,sosyal ve siyasal alanda sıkıntıları bulunmaktadır.

Tabi ki en önemli sorun ekonomik sorun ,bu sorun çözülmediği taktirde diğer sorunlarda onlarla birlikte büyüyerek geliyor.

Asgari ücrettin pazarlık ücreti olması,yaşam standartlarından uzak olması,

Özel sektörde taşeron çalışma ile birlikte işçiler arasında haksız rekabet ortamı yaratılması,

Kuralsız çalışmaya zorlama,

Özel istihdam büroları eli ile ucuz iş gücü ,

İş Sağlığı ve Güvenliğinde Maliyet unsuru dikkate alındığından ,bu da çalışanlara yansıyor.

Kıdem Tazminatlarında fon uygulaması,

Eğitim ,sağlık ve diğer uygulamaların paralı olması,

Özelleştirme ile işçilerin sendikal haklarını yitirmeleri,

Vergi ve sigorta yükünün işçinin üzerinde kalması,

Çevre sorunları,

Bu sene belki de ilk defa işçi olanlar bunu da gündeme getirecekler;

Beyaz yakalı/mavi yakalı, taşeron/kadrolu/sözleşmeli, kol işçisi/kafa işçisi gibi ayrımla,

Emeklilikte yaşa takılanlar ,emekli olup intibak bekleyenler,ev hizmetçileri,kamu çalışanları ,sanatçılar ,düşünürler,yazarlar,basın çalışanları sorunlarını meydanlarda dile getireceklerdir.

2014 yılının  sıkıntıları 2015 yılında  aşılmak istenecektir.

Grev yasakları etkinleştirilerek Mili Güvenlik gerekçe gösterilerek engelleme sürdürülmektedir. Grevi engelleme adına Yüksek Hakem Kurulu dayatması ile toplu sözleşmelerin sonuçlandırılması.
Kamu çalışanlarının sendikalı olmasına rağmen grevsiz bir toplu sözleşme yapılmasına zorlanmaları,Anayasa da yapılan değişiklik ile uyuşmazlığın Devletin belirlediği Kamu Görevlileri Hakem Kurulu tarafından alınan kararlar ile dayatması öngörülmüştür.

Mevsimlik işçilerin güvencesiz çalışması.

Suriyeli işçilerin kayıt dışı çalışması ,mülteci ailelerin sorunları ve çalışma yaşamına yansıtılması.

İşsizlik sigortası kullanımı ise istenilen düzeye getirilmemiştir. İşsizlik maaşı alma sürelerinde artış hayata geçirilememiştir. İşsizlik sigortası maaşları istenilen düzeye çekilmemiştir.

Fon daha çok işveren kesimine teşvik olarak yansıtılmıştır. Bunun yanında işsizlere iş kurmaları yönünde kredi olarak kullandırılması azınlıkta kalmıştır.

Sağlık Harcamalarında katkı payları %200 artırılmış. Hastalananlar özel hastanelere yönlendirilmiştir.Sağlık piyasalaşmıştır.

İşverenler tarafından asgari ücretler işçi maliyetinde hesaplama unsuru olduğundan artışlar enflasyon düzeyinde tutuluyor. Gerçek anlamda yaşam standartlarına yakın asgari ücret uygulanmıyor. AB girmek için uğraşan Türkiye AB gerisinde asgari ücret uyguluyor .Asgari ücretin vergiden muaf olması ancak AGİ’den Evli eşi çalışmayan 3 çocuk sahibi olanlar yararlanıyor. Bu da çalışanlara çok çocuk yapın diyerek özendiriliyor. Eğitim ve sağlık ücretsiz olacağına paralı oluyor.

Kıdem Tazminatı Fonu her zaman gündem de tutuluyor.

5510 sayılı yasa ile emekli yaşları Kadın ve Erkek sigortalılarda 65 yaşına kadar uzatılıyor. Emekli aylıkları artmıyor azalıyor. Gerçek intibak yasası bir türlü çıkartılmıyor. Yamalı bohça görünümünü alan 5510 sayılı yasada yeni bir düzenlemeye gidilmeden Kanununa uygun olmayan genelgeler ile gün kurtarılmaya çalışılıyor. Torba yasalar ile borçlar her zaman son denilerek yapılandırılıyor.

Emeklilikte yaşa takılanlar görmezden geliniyor.

Sendikalar ise Küresel ekonomi karşısında işçi hakları yönünden sendikal örgütlenmenin önemine göre hareket etmeleri gerekecektir.

Sendikalar sosyal adaleti, toplumsal gelişmeyi, ülkenin ve halkın çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmada anahtar görevi yapacaktır.

Sendikal örgütlenmenin olduğu bir ülkede kayıt dışılık  söz konusu olmadığından ülke kalkınmasına da etkin bir rol oynar.

Sendikal hareketlerde artık 21 yüzyılın çalışma koşullarına göre şekillendiği için 12 Eylül mantığı ve gözlüğü ile sendikalara bakmamız gerekecektir.

Devletin sendikalaşan işyerlerine de teşvik vermesi gerekli. Bunun içinde kaynak işsizlik sigortasını gösterebiliriz.

Kamu Sendikacılığı da bu alanda kararlı bir tutum sergileyerek , kamu çalışanlarını sendika şemsiyesinde bir araya getirerek Avrupa Standartlarında grevli toplu sözleşmeli sendikal haklarını rahatlıkla kullanmalıdır.

Teşmil dayatması ile sendikalı çalışanlar mağdur edilmemelidir.

İşçiler borç sarmalında mücadele ediyor,kredi kartları ve tüketici kredi borçlarıyla birlikte bankalar,icra daireleri arasında mekik dokuyor.

İşe iade davalarına kılıf hazırlamak için ikale dayatması devam ediyor.

Hakkını aramak isteyen ,sendikal düzene geçmek isteyenler işverenler tarafından tazminatsız kapının önüne konuluyor.

Yaklaşan 1 Mayıs tüm çalışanlara kutlu olsun ve emeğin bayramı coşku içinde kutlansın.

Kaynak: http://www.alitezel.com/index.php?sid=yazi&id=7631

Sosyal Medya'da Paylaş
Facebook Yorumları